Görülen Lüzum Üzerine: Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü

Published by

on

Günebakan’ın bu ayki sayısı için milletvekili transferleri hakkında yazmaya başlamıştım; fakat bu yazım anlamsız kaldı. 24 saatin çok uzun bir süre olduğu bir ülkede yaşayınca böyle oluyor. Zira, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte bazı kişiler, haklarında açılan soruşturma sonrası göz altına alındı. Başta öğrenciler olmak üzere çok fazla kişi bu irade gaspına tepki göstermek için yürüyüş yapmaya başladılar. Gösteriler valilik kararıyla engellenmeye çalışıldığı gibi belirli yerlerde gerçekleştirilen gösterilere müdahale edilmezken, “izin” verilmeyen yerlerden suç teşkil eden müdahalelerin görüntüleri gelmeye başladı. Twitter’da bu gösterileri dağıtmaya meraklı insanların da Cumhurbaşkanı’ndan “emir” beklediğini görünce toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını konuşmak gerektiğini düşündüm. Gezi döneminde bir üniversite öğrencisiyken idare hukuku çalışmak istediğine karar vermiş biri olarak bu hak benim için ayrıca önemli. 

Gelin bu ay güne toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı üzerinden bakalım. Bu bültenin formatı biraz farklı olacak. Amacım bu hakkın kapsamını elimden geldiğince basitleştirerek anlatmak. Bu yüzden de okuyucularım arasında hukuk fakültesi öğrencileri varsa baştan söylemem gerek, kullandığım ifadelerin hepsi sınavlarda kullanıma uygun ifadeler değildir.

Anayasal Bir Hak Olarak Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı

Demokratik bir toplum olmanın temel taşlarından biri toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkıdır. Bizim Anayasamız da artık tüm Twitter’ın bildiği üzere bu hakkı güvence altına almıştır. Anayasa md. 34 uyarınca “(1) Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. (2) Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. (3) Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.”  

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı yalnızca Anayasamızda da düzenlenmiş değil. Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler de bu hakkı güvence altına almış durumda. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi md. 11 bunun bir örneği.

Anayasanın düzenlenmesini öngördüğü kanunumuz temel olarak 2911 s. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu. Bu kanuna ilişkin olarak beni tanıyanların kişiliğime ve akademisyenliğime yakıştıramayacağı görüşümü burada kısaca söyleyeyim: bu kanun nereden tutsanız elinizde kalıyor. Zira, aşağıda ele alacağım üzere hakkın koruma kapsamında olan bazı hususların bir kısmı bu kanunda yasaklanmış durumda. Toplantı ve gösteriyi yürüyüşü hakkını etkileyen tek kanun bu değil. Örneğin Covid döneminde sıkça atıf yapılan 5442 s. İl İdaresi Kanunu da kamu düzeninin sağlanması için valilere gereken tedbirleri alma yetkisi vermiş durumda ve valiliklerin gösteri yürüyüşlerini engellemeleri bu hükme dayanıyor. Bu denli geniş bir yetkinin de kanunilik ilkesine aykırı olduğunu düşünüyorum. Toplum olarak aşina olduğumuz 2559 s. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu da mesela polisin toplantı sırasındaki yetkilerine ilişkin hükümler içeriyor.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkının Kapsamı

Bu bültenin amacı dediğim gibi toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına ilişkin olan tüm düzenlemeleri değerlendirmek değil; fakat hakkın kapsamını basitçe konuşmak. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ne olduğuna ve ne olmadığına gelin 10 maddede bakalım:

  1. Bu hakkın var olma amacı toplantı ve gösterilere müdahale edilmesi değil, tam aksine bireylerin fikirlerini barışçıl bir şekilde bir araya gelerek savunmasının ve başkalarına duyurmasının anayasal olarak güvence altına alınmasıdır. Bu hak, ifade özgürlüğü kapsamında da değerlendirilebilen ve fakat kendine özgü işlevi olan bir haktır. Bu hakkın demokratik toplum ve çoğulcu demokrasi anlayışı için temel teşkil etmesi bakımından dar yorumlanmaması gerekmektedir.
  2. Bu hak devletin toplantı ve gösteri yürüyüşlerini hem engellememesini (negatif yükümlülük) hem de koruması görevini (pozitif yükümlülük) içerir.
  3. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, sosyal medyada ve maalesef ki bazı mevzuatlarda kullanılan “izin almaksızın” ifadelerine rağmen izin alınmadan gerçekleştirilen bir haktır. Zira, Anayasa izin değil bildirim sistemini öngörmektedir. Bu arada belirtmek gerek, bildirim yapılmaması gösteriyi dağıtma gerekçesi değildir. Bu bildirimin amacı devletin pozitif yükümlülükleridir. Gösteriden haberdar olan devletin, gösteri alanındaki trafik akışını sağlamak, alana ambülans vb. gibi araçları ulaştırmak gibi görevleri vardır. Bu bildirimin örtülü bir yasağa dönüştürülmesi Anayasa’ya aykırıdır. Anayasa değişikliği olur da bu hak izne bağlanırsa, iznin dahi örtülü yasağa dönüşmemesi gerekir.
  4. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan bireylerin, bu hakkın kullanımının önüne geçmeye çalışan bireylere karşı da korunması gerekir. Kadın hakları eylemi sırasında eylemi dağıtmak için saldıran erkeklerin oradan uzaklaştırılması da Saraçhane’ye gitmek için emir bekleyen kişilere karşı önlem alınması da bu hakkın gereğidir. İnsanları gösteriye çağıranların değil gösteridekileri tehdit edenlerin incelenmesi gerekir.
  5. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, ifade yöntemlerinin de serbestçe belirlenmesini içerir. Barışçıl tüm araçların kullanımı bu hak kapsamında korunur. Yani gösterideki kişilerin eleştirel pankartlarına el koyamazsınız. 8 Mart’ta pankartımı kontrol eden polislerin davranışları Anayasa’ya aykırıdır.
  6. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, gösterinin mekanının ve zamanının göstericiler tarafından seçilmesini de içerir. Gösterinin amacı o tepkinin belirli bir mekân ve zamanda yapılmasını gerektiriyorsa bunun engellenmesi hak ihlalidir. Kamu malının kullanımının kuralları bağlı olması toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını ortadan kaldırmaz. Örneğin, Türkiye’de İşçi Bayramı’nın 1 Mayıs’ta Taksim’de kutlanması bu hak tarafından korunur.
  7. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, öznesi herkes olan bir haktır. Öğrenci de sanatçı da ülkemizde olan bir göçmen de bu hakka sahiptir. Belirli durumlarda sınırlandırılabilir olması (mesela devlet memurları) hakkın hiçbir şekilde kullandırılmaması anlamına gelmez.
  8. Bu hak, mutlak bir hak değildir ve sınırlandırılabilir. Bununla birlikte sınırlama sebepleri arasında keyfilik bulunmamaktadır. Örneğin, korumayı amaçladığınız hak ve özgürlükler üzerinden gerekçelendiremediğiniz kamu düzeni kavramı sınırlama sebebi olarak kullanılamaz. Ya da genel ahlak valinin bireysel ahlak anlayışı değildir. Sınırlama sebepleri idare hakkı sınırlasın diye yoktur. Bu sebepler, gerekçelendirilemiyorsa hak sınırlanamasın diye vardır.
  9. Müdahale edilmesi gereken bir durum varsa da bu müdahalenin ölçülü olması gerekir. Ambulansın geçmesi için yolun açılması gerekirse duyuru yaparsınız. Bir kişi barışçıl olmayan araç kullanmaya çalışıyorsa o kişiyi alandan uzaklaştırabilirsiniz. Fakat tüm topluluğa biber gazı sıkamazsınız. Ya da salgın hastalık sebebiyle bir toplantıyı tamamen yasaklayamazsınız; mesafe kuralları getirebilirsiniz. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak isteyenlerin bir şehre girişini yasaklamanız da uzun süreli eylem yasakları da ölçüsüzdür.
  10. Temel hak ve özgürlüklere hukuka aykırı olarak müdahale edilmesi idarenin sorumluluğunu doğurur ve hukuka aykırılığından doğan zararların tazmin edilmesi gerekir. Her ne kadar bizim hukukumuzda idari sorumluluk bakımından davacının doğrudan muhatabı kamu görevlisi olmasa da idare, sorumluluğuna yol açan bu kişiler hakkında soruşturma yürütmelidir. Bu hakkın ihlal edilmesi bazı durumlarda suç da teşkil edebilecektir. Emir kuluyum geçerli bir savunma değildir.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak toplantı ve gösteri yürüyüşüne ilişkin bilmemiz gerektiğini düşündüğüm temel 10 hususu paylaşmak istedim, naçizane. Sizlerin de eklemeleriniz varsa, yorumlarınızı bekliyorum. Bu bülteni bitirirken söylemem şart. Bu ülke, Türkiye’nin demokratik hukuk devleti olma yolundan ayrılmaması için her türlü hukuksuz müdahaleyi göze alarak toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan insanlara çok şey borçlu. İktidar kim olursa olsun bu durum dün de böyleydi, bugün de böyle ve yarın da böyle olacak.